Son Güncelleme: 15 Ağustos 2015 11:23
Çorum Alperen Ocakları Eğitim ve Kültür Derneği İl Başkanı Fatih Yücel, yazılı basın açıklaması yaparak Türkiye genelinde yaşanan terör olaylarını kınadı.
Türkiye’nin zor bir dönemden geçtiğini vurgulayan Yücel açıklamasında şunları söyledi; “Vatanımızın dört bir yanı terör ateşiyle yanmakta, aslan gibi yiğitlerimiz şehadet şerbeti içmekte, Anadolu’muzun her bölgesindeki ocaklara ateşler düşmektedir.
Ülkemiz dış mihraklar tarafından sevk ve idare edilen, içerdeki hainler tarafından uygulaması yapılan karanlık oyunlar ile zayıf düşürülmeye, etkisizleştirilmeye çalışılmaktadır. Bölücü, yıkıcı terör örgütlerinin hedefi haline gelmiş olan ülkemizde şiddet her geçen gün zemin kazanmaktadır. Artan terör olayları, Irak ve Suriye’deki mevcut belirsizlik ve çatışma ortamı ülkemiz aleyhine vahim sonuçlar doğuracak raddeye ulaşmıştır.
Çözüm Sürecinde kendilerine verilen şansı, bir acziyet ve boyun eğme olarak algılayıp iyice şımaran PKK ve onun emir komutasında hareket eden parti, Türkiye için önemli bir süreci akamete uğratmakla kalmadılar; aynı zamanda onarılması uzun yıllar alacak belki de hiç mümkün olmayacak yaralar açtılar milletin bağrında. Bu süreçte ortaya koydukları söylemler ve yaptıkları eylemler, PKK ve onun emir komutasında hareket eden partinin derdinin Kürt vatandaşlarımızın sorunları ya da Türkiye’nin menfaatleri olmadığını iyice ortaya çıkardı. Doğu Bölgesi ve Kürt vatandaşlarımıza yönelik atılmış hiçbir adım olumlu bir karşılık bulmadığı gibi PKK ve onun emir komutasında hareket eden parti, bu adımları engellenmek için kışkırtıcı eylemlerden de kaçınmadılar. Dinine ve devletine bağlı Kürt vatandaşlarımızın aksine dine, dindarlara ve devlete savaş açmış olan PKK ve onun emir komutasında hareket eden partinin zihniyetinin bu bölgedeki vatandaşlarımızı temsil etmesinin mümkün olmadığı bu süreç sonunda iyice ortaya çıktı. Daha da ötesi, PKK ve onun emir komutasında hareket eden partinin Kürt vatandaşlarımızın sorunları için mücadele edebilecek bir aktör olmadığı, bir maşa olduğu anlaşıldı. Devlet de bundan sonra attığı adımları buna uygun atmalı, bunlara hiçbir zaman terörist muamelesi dışında bir muamelede bulunmamalıdır. Çünkü bunlara verilen her şans, gösterilen her hoşgörü, bölge insanı ve ülkemiz için kan ve gözyaşı olarak geri dönecektir.
PKK İLE MÜCADELE TÜRK-KÜRT MÜCADELESİ GİBİ LANSE EDİLMEMELİ
PKK ile mücadele edilirken gözardı edilmemesi gereken en önemli husus bölgede yaşayıp Devletine, milletine bağlı olan vatandaşların ötekileştirilmemesi ve PKK ile mücadelenin bir Türk-Kürt mücadelesiymiş gibi lanse edilmesine şiddetle karşı çıkmaktır.
12 Eylül döneminde “Diyarbakır cezaevinde tutuklulara işkence edenler Türk ise biz Türk değiliz dediğimiz gibi, Abdullah Öcalan gibi bir eşkıya Kürt ise biz Kürt değiliz” diyebilenlerin çoğunlukta olduğunu düşünüyoruz.
Bu çerçevede PKK ile mücadelede 12 Eylül ve sonrasında yapılan hatalara düşmeden teröristlere demir yumruğunu gösterirken terörle arasında mesafe koymuş vatandaşlarımıza müşfik yüzünü gösterip bu gâilenin milletimizi bölmeden, kutuplaştırmadan yok edilmesi yoluna gidilmelidir. Bunu yaparken yıllarca yapıldığı gibi kesin sonuç alınmasını mümkün kılmayan sadece havadan bombalama yerine güvenlik birimlerimizin elini güçlendirecek hukukî yetkilerle sahada devlet hakimiyetini tesis edecek politikalar günlük siyasî kaygılardan bağımsız bir devlet politikası hâline getirilip kararlılıkla uygulanmalıdır.
Son günlerde cereyan eden hadiseler bize bir kez daha göstermiştir ki Pkk sadece dağda değildir. Bu cinayet şebekesi;
1.İstanbul’un göbeğinde, yabancı ülkelerin distrübütör sermayedarlığını üstlenen satılmış iş adamları(!)nın ve onların ağababalarının, baronların şatolarında,
2. Yabancı ülkelerde sivil toplum kuruluşu yahut enstitü kisvesi altında terör imâl eden küresel karargâhların yerel şubelerine dönüşen üniversitelerde,
3.Mütareke basınını aratmayacak nitelikteki arsız ve hayasız bazı medya kuruluşlarında,
4.Kültür ve sanat camiası içerisinde,
5.İslâmcılık maskesi altında Kürtçülüğünü gizleyen kimselerce devletin belirli kurum ve kuruluşlarının içerisinde bölücü faaliyetlerini sürdürmektedirler.
Efendimizin kardeş ettiklerini Marks’ın çocuklarının düşman etmesine müsade etmeyeceğiz!
Topu topu 30 yıllık söylem ve eylem geçmişi olan Cinayet Şebekesi 5000 yıllık gelenekten beslenen bir yapı karşısında diz çökmeye mahkumdur!
Herkes şunu iyi bilmelidir ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu topraklardaki her unsurun hamisi, banisidir. Kürdün ve kürtlüğün şerefi izzeti de bizimdir. Bölücü kürtçülüğün şerefsizliğine de bunların hayalini kurdukları Özerkliğe de ve dahi misline de yeteriz evelallah.”