Son Güncelleme: 17 Mart 2014 17:09 Eğitim Bir Sen Çorum şubesi Başkan Vekili Mesut Karaca, Çanakkale Zaferinin 99. Yılı dolayısıyla bir basın açıklaması yaptı.
Karaca Yaptığı basın açıklamasında şunları söyledi: Osmanlı ordularının Viyana kapısından geriye dönüşleriyle birlikte başlayan, milletimizin Avrupa içlerinden Anadolu’ya doğru geri çekilme ve hattı müdafaa sürecinde en şanlı direniş Çanakkale Zaferi’dir. Şanlı devirlerinde yaklaşık 20 milyon kilometrekarelik bir toprak parçasına hükmeden, iki yüz elli yıl boyunca da şehit kanlarıyla suladığı topraklardan peyderpey geriye çekilen milletimizin, Çanakkale kapısından geriye, artık çekilecek yeri kalmamıştır. Çanakkale, can evi İstanbul’un kapısıdır. Çanakkale’yi savunamamak payitahtı teslim etmek demektir. Çanakkale’yi savunamamak, millet olarak tarih sahnesinden silinmeyi sineye çekmek demek, Mehmet Akif’in dilinden “Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale; / Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale!” diyen milletimizin esaret boyunduruğu altına girmesi demektir. Milletimiz, bıçağın kemiğe dayandığı bu aşamada bütün bir varlığını mücadele alanına sürmüş ve bu mücadeleden azametli, mağrur düvel-i muazzamaya karşı zafer kazanarak alnı ak, başı dik; yüzyıldır bize manen güç veren, düşmanın da takdirle yad ettiği bir zaferle ayrılmıştır.
Mondros mütarekesiyle birlikte elbette Çanakkale geçilmiş, İstanbul işgal edilmiştir; ancak bu, muzaffer bir ordunun İstanbul’a girişi ve işgali değildir, bu cebren Çanakkale’yi geçip İstanbul’a girememiş bir ordunun anlaşmayla İstanbul’a girişi ve ardından işgalidir. Çanakkale’nin bu şekilde geçilmiş olması Çanakkale Zaferi’nden bir şey eksiltmez. Çanakkale Zaferi, Milli Mücadele’nin de mukaddimesidir. Çanakkale’deki silkiniş, Mondros Mütarekesi ertesinde işgal edilen Anadolu topraklarında ‘Ya istiklal ya ölüm’ parolasıyla başlatılan kurtuluş mücadelesinde başarıya ulaşılabileceğinin en büyük göstergesi olmuştur. Çanakkale ruhu, milletimizin Milli Mücadele’den zaferle ayrılmasını sağlayan ruhtur. Çanakkale’de düşmanı püskürtememiş bir ordunun Anadolu’da direnmeye mecalinin kalmayacağı aşikârdır. Yahya Kemal’in “Şu kopan fırtına Türk ordusudur Yârabbi! / Senin uğrunda ölen ordu budur Yârabbi! / Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın, / Gaalib et, çünkü bu son ordusudur İslâm’ın!” diye dua ettiği ordu, Sakarya’da, Dumlupınar’da verdiği şanlı mücadelenin ilk aşamasını Çanakkale’de tarihe altın harflerle yazmıştır.
Çanakkale Zaferi’nden üç yıl kadar önce, altı asır hükmettiği Balkan şehirlerini ciddi bir direniş ortaya koymadan, hatta bazılarını bir tek mermi bile atmadan terk eden ordumuzun şanlı Çanakkale direnişinde destanlar yazmasının sebeplerini çok iyi anlamak ve bu veriler ışığında bugünümüzü aydınlatmak durumundayız. Balkan bozgununun sebebi inanmışlık ve adanmışlıktaki eksikliktir. Sosyal arızaların harp sahasına yansımasıdır. Tek vücut olamamaktır. Sen-ben kavgasıdır. Subayların siyasî meşguliyetleridir. Çanakkale’de savaşan ordu, evinden, ocağından, tarlasından, camisinden, okulundan, sürüsünün başından ‘düşman harim-i ismetime girmesin’ diyerek koşup gelen işçinin, çiftçinin, memurun, hocanın, öğrencinin, öğretmenin, çobanın meydana getirdiği ordudur. Çanakkale ordusu milletin her bir kesiminin teşekkül ettirdiği ordudur. Türk’ün, Kürt’ün, Çerkez’in, Laz’ın, Arap’ın, Boşnak’ın omuz omuza savaştığı, açlığı, susuzluğu, uykusuzluğu; baba ocağından, yar kucağından ayrı kalmanın acısını paylaştığı, din ü devlet, mülk ü millet için gözünü kırpmadan ölüme koştuğu bir ordudur.
Çanakkale, imanın zaferidir. Karadan ve denizden Çanakkale’yi geçmek isteyen her türlü silah, teçhizat ve levazımata sahip düşman orduları karşısında karnı aç, ayağı yalın, üst başı pejmürde ama göğsü iman dolu bir ordunun zaferidir. O iman olmasaydı, o birlik, o inanmışlık ve adanmışlık olmasaydı dünyanın süper gücü olan devletler karşısında varlık ortaya koymanın imkânı yoktu. O iman, genç bedenleri gök ekini biçer gibi biçen düşman ateşi karşısında bir lahza düşünmeden hücuma kaldırmış, o iman, düğüne gider gibi ölüme, şehadete koşturmuştur.
Çanakkale Savaşı, tarihin gördüğü en kanlı savaşlardan birisidir. Bugünün kıymetini bilmek için dünü iyi bilmek ve dün ortaya konulan mücadelenin anlamını ve büyüklüğünü iyi kavramak gerekir. Bugün köksüz, ruhsuz, nereden gelip nereye gittiğinin farkında olmayan, dininden diyanetinden, milletinden milliyetinden habersiz insanların ülkemizde meydana getirmek istediği kargaşa ortamı karşısında Çanakkale şehitlerinin imanını taşıyan, mücadelesini kavrayan, milli duyuş ve milli duruş sahibi insanların uyanık olması gerekir. Bu ülkede Çanakkale ruhu değersizleştirilir, Çanakkale şehitlerinin imanı aşağılanır, Çanakkale erlerinin birliği parçalanırsa asıl o zaman Çanakkale geçilmiş olur. Bugün Çanakkale’yi savunmak, imanlı, irfanlı, izanlı nesiller yetiştirmekle, makamları, sokakları, meydanları Çanakkale’yi geçmek isteyen müstevlilerin zihniyetini taşıyan çapulculara bırakmamakla mümkündür.
Milletimizin değerlerinin, birlik ve dirliğinin muhafazasının günümüzün Çanakkale müdafaası olduğunu belirtirken, Çanakkale Zaferi’nin 99. yıldönümü vesilesiyle, Mehmet Akif’in “Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber, / Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber” diyerek tebşir ettiği aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz.
Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.