Son Güncelleme: 11 Nisan 2014 09:34 Memur-Sen İl Temsilcisi ve Sağlık-Sen Çorum Şube Başkanı Ahmet Saatcı, Mısır’daki idam kararlarına karşı Şube başkanları ve il temsilcilerinin katılımıyla yaptığı basın açıklamasında, Cuntanın idam kararlarını lanetlediklerini bildirdi.
Toplantıda açıklamalarda bulunan Ahmet Saatcı, “Mısır’ın demokrasiyle tanışmasını sağlayan serbest seçimlerde halkın yüzde 52’sinin oyunu alan Muhammed Mursi, seçildiği günden 3 Temmuz darbesine kadar geçen süreçte dikta döneminin fiili ve hukuki kalıntılarıyla boğuşmuştu. Mısır’ı özgürlükle, demokrasiyle ve kendi değerleriyle buluşturma adına verdiği bu büyük mücadelenin ardından Mursi, dikta rejimden miras kalan askeri ve yargı bürokrasisinin müdahalesine maruz kaldı. İçinde Siyonist işgalci ve terörist devlet İsrail, ABD, AB ve körfez diktatoryasının da yer aldığı uluslararası konsorsiyumun desteğiyle gerçekleştirilen darbeyle Mursi yönetimden uzaklaştırıldı ve hapse atıldı” dedi.
Saatcı, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Bugün anlaşılmaktadır ki; başta ABD olmak üzere demokrasi, insan hakları ve özgürlük pazarlamacılarının sessiz kalarak da desteklediği bu kirli tezgahın, Siyonist işgalci İsrail’in güvenliğinin sağlanması, Mısır’dan Filistin’e açılan özgürlük tünellerinin ve refah kapılarının kapatılması, Arap sokağını saran demokrasi ve özgürleşme ateşinin söndürülmesi, elinde kandan, zihninde vahşetten başka bir şey olmayan Suriye diktatörünün ve Baas rejiminin desteklenmesi için kurgulandı ve uygulandı.
Mısır’ı yangın yerine döndüren, çocuk, kadın, yaşlı demeden insanı hedef alan vahşet uygulamalarını rutinleştiren Sisi darbesi, sadece Mısırı ve Mısırlı kardeşlerimizi değil bütün İslam coğrafyasını ve Müslüman toplumları cezalandırmanın yeni miladı olarak kurgulanmıştır. Bu yönüyle, Mısırda gerçekleşen darbe, İslami hassasiyeti yüksek siyasi iktidarların ve aktörlerin yok edilmesi, örgütlü İslami yapıların zayıflatılması, itibarsızlaştırılması, kriminalize edilmesi ve bu sayede söz dinleyen kukla yönetimlerin önünün açılması kapsamlı uluslararası bir projenin Ortadoğu ve Arap Yarımadasına yönelik parçasıdır. Bangladeş’te Cemaati İslami’nin yönetici ve mensuplarını hedef alan yargı darbesi ile sözde general gerçekte Siyonizmin emir eri Sisi’nin Mursi ve İhvan’a yönelik darbesi, bu bağlamda akraba darbelerdir. Her ikisi de, kalemlerine kandan mürekkep dolduran senaristlerin senaryosudur. Gerçekleştirdiği katliamlarla insanlığa dair yeni utanç vesikalarının altına imza atan Suriye canisi katil Esed’in hala muktedir olması da aynı senaristlerin bir başka büyük oyunudur.
Senaryolarını sahneye koyarken Müslüman kanını vazgeçilmez dekor olarak kullanan bu kirli uluslararası şebekeyi durdurma ve İslam coğrafyası üzerinden söküp atmak için beklemek, zulme sessiz kalmaktır. Haksızlıklara, vahşete, çocukların ve kadınların katline, özgürlük isteyenlere, demokrasi diyenlere, İslami hassasiyeti bulunanlara ölüm hediye edilmesine karşı sessiz ve duyarsız kalmak, dilsiz şeytanlığı kabul etmektir. Yapılanlara ve yaşananlara suç ortağı olmaktır. Darbeye, duruma göre açık ya da örtülü destek veren ABD, AB, BM darbenin, darbeciler eliyle gerçekleşen insanlık ayıplarının suç ortağıdır. Darbeyi bertaraf etmeye yönelik girişimlerde bulunmayan İslam İşbirliği Teşkilatı suç ortağıdır ve en az diğer kuruluşlar kadar sorumludur.
Mısır, darbeyle başa gelmiş illegal/gayri insani bir yönetim tarafından yönetiliyor. Darbeciler, yaptıklarına sessiz kalınmasının verdiği cesaretle Mısır halkına yönelik zulümlerini her geçen gün daha da artırıyor. Demokrasiye darbe suçuna, her an yeni insanlık suçları ekleniyor.
Yaşanan darbe sürecinin ardından Mısır’ın istiklal mahkemeleri, darbeyi reddeden ve darbecilere direnen 529 masum insanı, şiddete teşvik ve karakollara saldırı gibi uydurma suçlarla 25 Mart’ta idama mahkum etti. Adeviyye’de, Rabia’da darbe karşıtı özgürlükçü kitleler üzerine rastgele ateş ederek katliam yapan Mısır’ın darbecileri, Baltacıların yerine yargıç cübbesi giymiş tetikçileri kullanarak katliama devam ediyor.
529 masumun, 529 mazlumun, 529 İhvanın, 529 insanın idamına dair karar; darbecilerin talimatını makyajlama işlevi gören insanlığın hukuk birikimini ve bu birikimin eseri evrensel hukuk normlarını ayaklar altına alıyor. Kendileri de biliyor ki; bu karar, hukuk normlarıyla hiçbir şekilde örtüşmemektedir ve darbeye karşı direnci kırmaya yönelik siyasi ve sinsi bir karardır. Evrensel hukuk ölçütlerine, insanlık kriterlerine, İslami hükümlere her yönüyle aykırı olan bu karar uygulanır ve 529 idam kararı infaz edilirse, insanlık tarihi büyük bir kara lekeye daha sahip olacaktır.
Bugün, Mısır’da darbecilerin yargı tiyatrosunda aldığı kararı protesto etmek, 529 masum kardeşimize sahip çıkmak için buradayız. İdamları durdurmak, 529 Mısırlı mazlum adına ses vermesi için insanlığın vicdanına seslenmek için buradayız. Özgürlük ateşiyle yola çıkan 529 kardeşimizin boynuna ölüm düğümü atmak için kurulan darağaçlarını özgürlük meşalesiyle yakmak için buradayız.
Başta batılı ülkeler olmak üzere Mısırdaki darbe yönetimine destek verenler, sessiz kalanlar, idam yoluyla gerçekleştirilmek istenen katliamın azmettiricisi, ortağı ve asli faili olacaktır. Darbecilere verilen siyasi kredinin, “biz üç maymunu oynarız, siz katliama devam edin” pazarlığının eseri idam kararıyla, insanlığın vicdanı test edilmektedir.
Başta Batılı ülkeler olmak üzere Türkiye’de Gezi Parkı olaylarında parkın ziyarete kapatılmasına, kişilik haklarının korunması adına Twitter’ın erişime kapatılmasına tepki gösterenlerin, 529 mazlumun hayata gözlerini kapattıracak idam kararı karşısındaki sessizliklerinin nedeni nedir? Anlaşılan odur ki; Batı ve Batının Türkiye üzerindeki tavrını alkışlayanlar, 529 insanın idam yoluyla katledilmesini değil Youtube ve Twitter’ın erişime kapatılmasını insanlık suçu olarak görüyor. Türkiye’ye bu nedenle verdiği tepkinin zerresini dahi Mısır’daki idamlara göstermeyen Batılı ülkeler, bu ikiyüzlü yaklaşımlarıyla bir kez daha sınıfta kalmıştır. Demokratik değerler üzerine inşa edildiği iddiasındaki Batı, Mısır’da darbe olduğunda ses çıkarmamanın ötesinde darbecilere siyasi ve ekonomik kredi açtı, psikolojik destek verdi, bugün de idamlara sessiz kalmaktadır. Biz, hem Mısır darbecilerinin katliam gibi bu kararını tanımıyoruz, hem de idam yoluyla gerçekleşecek bu katliama dünyanın sessizliğini kabul etmiyoruz. Yüzyılın en büyük toplu idamlarından biri olan bu kararı hukuki, ahlaki, vicdani ve insani bulmuyoruz. Zulüm ve haksızlık karşısında susmadık, susmayacağız. Bugün, o nedenle buradayız. Sessiz kalma, bir özgürlük meşalesi de sen yak diyoruz. Özgürlük meşalelerimizle, mazlum 529 Mısırlı kardeşimizi katletmek için kurulan darağacını yakmak için buradayız.
Birleşmiş Milletler, İslam İşbirliği Teşkilatı, Avrupa Birliği, Arap Birliği ve diğer uluslar üstü organizasyonları ve insan hakları örgütlerini; idam kararına karşı tepki vermeye ve bu kararların uygulanmaması için gerekli adımları atmaya siyasi ve ekonomik baskı uygulamaya davet ediyoruz.
Mısır’ın ihtiyacı olan daha fazla demokrasi, daha fazla hukuk, daha fazla özgürlük, daha fazla insan hakları ve daha fazla huzurdur. Mısır meydanlarına idam sehpaları kurulmamalı, insanların hayatları karartılmamalıdır. Mısır meydanlarına darağacı yerine sandık konulmalı, halkının iradesi doğrultusunda Mısır yönetilmelidir. Mısır’da darbe ve vesayete son verilerek Mısır halkının iradesi ve tercihi esas alınmalıdır.
Dünyanın dört bir yanında yaşanan darbeler, antidemokratik yönetimler ve hukuksuzluklar Türkiye’deki demokrasinin önemini bir kez daha gösterdi. Memur-Sen olarak, 21. yüzyılın utanç vesikası olan başta Suriye, Irak, Doğu Türkistan, Filistin ve Arakan olmak üzere yeryüzündeki tüm vahşetlerin, işkencelerin, katliamların, idamların son bulması için de uluslar arası kamuoyunu göreve davet ediyoruz. Zalimler tarafından ezilen ve susturulmak istenen bütün masum ve mazlum insanların yanında olduğumuzu bir kez daha haykırıyoruz. Memur-Sen olarak, bir kez daha darbeleri, muhtıraları, operasyonları ve bütün antidemokratik oluşumları kınıyor, darbe ve başka kılıklara bürünmüş bütün antidemokratik müdahaleleri reddediyoruz.
Bizim için Mısır’daki darbeci düzenin idam kararları hükümsüzdür. Katil Sisi Mısır halkına hesap vermelidir. Asıl yargılanması gereken SİSİ’dir. Buradan insanlığın vicdanına sesleniyoruz. Ey insanlık, Mısır’da insanlık idam ediliyor. Susma. Ey insanlık, Mısır’da insanlık öldürülüyor. Uyan dünya. Diren insanlık. Mısır’da insanlık asılıyor. Artık yeter de ve seyretme. Küresel adalet için, insanlığın ölmemesi için, insanı ve insanlığı yaşatmak için özgürlük meşalenle darağaçlarını yak. İdamları durdur. Kukla rejimlerin ve darbecilerin iktidarına son ver.”
Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.