Son Güncelleme: 18 Haziran 2014 09:02
Türkiye Kamu Sen Çorum İl Başkanı ve Türk Eğitim Sen Şube Başkanı Mahmut Alparslan, vahşi terör örgütü IŞİD’in Irak Türkmenlerini can evinden vurmak, hayat ve varlık haklarını imha etmek için harekete geçtiğini belirterek, “Türkmenler ölüm tuzağına sokulmuş ve vahşet çemberine alınmıştır” dedi.
Kamu Sen Çorum İl Temsilciği, IŞİD tarafından Irak Türkmenlerine yönelik gerçekleştirilen saldırıları kitlesel basın açıklamasıyla protesto etti.
Dev Türkmen bayrağı taşıyan Kamu Sen üyeleri attıkları sloganlarla IŞİD terör örgütünü ve AKP Hükümetinin Irak’ta Türkmenlere yönelik vahşete seyirci kalmasına tepki gösterdiler.
Kamu Sen İl Başkanı ve Türk Eğitim Sen Çorum Şube Başkanı Mahmut Alparslan burada yaptığı konuşmada Allah korkusundan ve insan sevgisinden mahrum barbarların Türkmenlerin ismet-i haremine musallat olduklarını belirterek, “her gün patlayan bombalarla ve sistematik şiddet eylemleriyle toplu ve kitlesel kıyıma maruz kalan soydaşlarımız, vahim bir karanlığın içine sürüklenmektedir. Türkmenler ölüm tuzağına sokulmuş ve vahşet çemberine alınmıştır” dedi.
Yaşanan vahşete karşı Müslüman devletlerin ‘sağır’, Birleşmiş Milletlerin ‘kör’, Türk Hükümetinin ise ‘sessiz ve çaresiz’ kaldığını ifade eden Mahmut Alparslan, “oysa sınırlarımızın hemen yanı başında yaşayan bu soydaşlarımıza kardeşlerimize sahip çıkmak Türk milletinin ve insanlığın bir mecburiyeti ve olmazsa olmazıdır. Açıkça ifade ediyoruz ki yaşanan vahşete seyirci kalmak ne bir insan, ne de Müslüman olarak mümkün değildir” ifadesini kullandı.
Alparslan, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Bugün yine içimizin kan ağladığı, içimizin derinden yandığı aziz Türk milletinin vicdanının ve yüreğinin titrediğini hissediyoruz.
Maalesef son birkaç yüzyıldır var olduğu her yerde şiddete, zulme ve işkenceye maruz kalan ve tek suçu Müslüman Türk kimliğine sahip olmak olan ister Şii, ister Alevi, ister Sünni, isterse Türkmen olsun kaderi Doğu Türkistan’da, Azerbaycan’da, Çeçenistan’da, Bosna’da, Kerkük’te, Musul’da, Telafeder’de hep kan ve gözyaşı olan Türk milleti asırlar boyu Müslüman Türk kimliği ile yaşamanın bedelini canlı ve kanalıyla ödemeye devam etmektedir.
Irak’taki Türkmen kardeşlerimiz yüzyıllar boyuca büyük acılar yaşamış, büyük mağduriyetler yaşamış, toprakları ellerinden alınmış, özellikle 2. Körfez Savaşından sonra Türkiye’nin kırmızı çizgilerine sahip çıkamaması neticesinde tamamen yok sayılmışlardır.
Devletimiz ve hükümetimiz bu güne kadar Iraklı Türkmen kardeşlerimize göstermediği desteği ve sahiplenmeyi bir an önce göstermelidir. Aynı durum Suriye Türkmenleri içinde geçerlidir.
Suriye’de 3 milyonun üzerinde Türkmen nüfus olduğu bilinirken, Suriye konusunda konuşulurken, basınımız, kamuoyumuz ve hükümetimiz tarafından Türkmenlerin dile getirilmemesi, sahiplenilmemesi kabul edilemez bir durumdur.
Suriye’nin kuzeyinde ve tamamında Türkmen nüfusu; Kürt nüfusundan kat be kat fazla olmasına rağmen, PKK kontrolünde PYD önderliğinde, Suriye’de özerk bir Kürt devleti kurulma çalışmaları basınımız tarafından sıkça dile getirilirken, Türkmenlerin varlığından ve özerkliğinden kimse bahsetmemektedir.
Vahşi terör örgütü Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) isimli şebeke Irak Türkmenlerini can evinden vurmak, hayat ve varlık haklarını imha etmek için harekete geçmiştir. Allah korkusundan ve insan sevgisinden mahrum barbarlar Türkmenlerin ismet-i haremine musallat olmuşlardır. Her gün patlayan bombalarla ve sistematik şiddet eylemleriyle toplu ve kitlesel kıyıma maruz kalan soydaşlarımız vahim bir karanlığın içine sürüklenmektedir.
Türkmenler ölüm tuzağına sokulmuş ve vahşet çemberine alınmıştır. Maalesef bu vahşete karşı Müslüman devletler ‘sağır’, Birleşmiş Milletler ‘kör’, Türk hükümeti sessiz ve çaresiz kalmaktır. Oysa sınırlarımızın hemen yanı başında yaşayan bu soydaşlarımıza kardeşlerimize sahip çıkmak Türk milletinin ve insanlığın bir mecburiyeti olmazsa olmazıdır.
Açıkça ifade ediyoruz ki buna seyirci kalmak ne bir insan olarak nede Müslüman olarak mümkün değildir. Nerede bir Müslüman yaşıyorsa orayı kendi derdi gibi görmesi gereken, ‘Fırat kıyısında bir kurt kapsa koyunu korkarım ki Allah Ömer’den sorar onu’ diyen bir dinin mensupları olan siyasi iktidar ne hikmetse Açe’ye, Sudan’a, Mısır’a, Filistin’e, Somali’ye gösterdiği samimiyeti ve gayreti Türk milletinin yaşadığı coğrafya da göstermekten imtina etmektedir.
Acaba bu insanların tek suçu Türk olmak mıdır? Yoksa siyasi iktidarın zihnine yerleşen milli kimliğe ve Türk kavramına olan düşmanlığı mıdır? Türkiye Kamu Sen olarak yanı başımızda soydaşlarımızın Müslüman Türk milletinin mesebi inancı ve düşüncesi ne olursa olsun yok edilmesine asla seyirci kalmayacağız.
Uluslararası sözleşmelerde Türk toprağı olarak kabul edilen bir büyükelçiliğimize, konsolosluğumuza yapılan bu saldırıyı ve çoluk çocuk demeden 49’un üzerinde vatandaşımızın esir alınmasını tek amaçları ekmek parası kazanmak olan şoförlerimizin rehin tutsak olarak tutulmalarını asla kabul etmiyoruz.
Herkes bir kez daha bilmelidir ki devlet olmak Fransız Cumhurbaşkanı Miteraran’tın zamanın da söylediği gibi ‘nerede bir Fransız varsa Fransa orasıdır’ anlayışına sahip olmaktır.
Biz de Türkiye Kamu Sen olarak diyoruz ki devlet olmak nerede bir Türk varsa, nerede ezilen bir soydaşımız dindaşımız varsa onun derdine çare yarasına merhem olmaktır.
Mezhebi meşrebi belli olmayan sözde ‘şeriatçı’ mücahit ama aslında eli kanlı katil guruhu olan IŞİT ve türevi militanlara asla pabuç bırakılmamalı, emperyalistlerin oyunlarına izin verilmemelidir.
Siyasi iktidarın sözcüsü olarak ortaya çıkan ancak bizce hangi malum çevrelerin sözcülüğünü yaptığını çok iyi bildiğimiz Bülent Arınç’a bir kez daha hatırlatıyoruz, Kerkük ve Musul başka ülkelerin toprağı değil öz ve öz Türk yurdudur.
Bir milletin sınırları kon konsolosluk ve büyükelçiliği’nden başlar Türk milletinin Türkmenlerin ve Doğu Türkistan’da yaşayan soydaşlarımızın yaşadığı zulüm ve çileye sessiz kalması asla mümkün değildir.
Mısırdaki din savaşlarının Suriye’deki meşrep savaşlarının bir parçası haline gelen siyasi iktidar, Irak’ta yaşanan bu zulüm karşısında başını kuma gömerek asla sorumluluğundan kaçamaz.
Türk milletinin devletin temsil eden siyasi iktidara düşen görev sınırları dışarısında yaşayan soydaşlarımızın yapılan her türlü haksızlığın sınırlarımız içerisinde yaşayan vatandaşlarımıza yapılan muamele eyle eş anlamlı sayılarak gereken cevabı verileceğini dosta düşmana açıkça ilan etmesidir.
Türkiye Kamu Sen olarak dünyanın neresinde olursa olsun dininden mezhebinden, kimliğinden dolayı hayatını kaybeden tüm Müslümanlara Allah’tan rahmet diliyor, geride kalanlara sabır temenni ediyoruz.
Allah mazlum ve mağdur Türk milletinin yardımcısı olsun.”