Son Güncelleme: 2 Mayıs 2014 16:21
Çorum’da havaların ısınmasıyla birlikte kene vakaları da görülmeye başlandı.
Hitit Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yıl içerisinde 445 kişi kene ısırması şikayetiyle başvuru yaparken, bazı kişilerin Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı şüphesiyle Ankara’ya sevk edildiği öğrenildi.
Araziye çıkan kişilerden vücutlarını örtecek giysiler giymeleri ve açık renkli elbiseler tercih edilmesini öneren uzmanlar, dönüşte ise özellikle göğüs çevresi, kulak arkası, diz arkası, koltuk altları, ense, saç dipleri ve kasıklar kontrol edilmesini istediler. Uzmanlar, vücudun herhangi bil bölgesinde kene görüldüğünde patlatılmaması ve çıplak el ile temas edilmemesi için uyardılar.
Bulaşıcı Hastalık Kontrol Programları Şube Müdürü Dr. Hüseyin Moray, Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) taşıyan kenelerin vücuttan ne kadar çabuk çıkarılırsa hastalık riskinin de o kadar azaldığını söyledi. Moray, KKKA’nın virüslü taşıyan kenelerin sebep olduğu ölümcül seyredebilen bir enfeksiyon hastalığı olduğunu söyledi.
Kenelerin yabani hayvanlar, çiftlik hayvanları ve insanlar arasında virüsün taşınmasına ve çoğalmasına aracılık ettiğine dikkat çeken Moray, doğal hayatta yaban hayvan sayısındaki artışın kenelerin kan emmeleri ve üremeleri için uygun ortamın oluşmasına zemin hazırladığını, çok fazla yumurtlama özeliğine sahip kene sayısının da hızla artmasına sebep olduğunu söyledi.
Keklik, çulluk, karga gibi göçmen kuşlarında keneleri başka alanlara taşınmasında etkili olduğunun bilindiğini dile getiren Moray, “Keneler, kurak ve yarı kurak bozkır iklimini sevmekte kuru taban örtüsüne sahip bodur ormanlık alanlarda yaygın görülmektedir. Hastalık insanlara kenelerin ısırması veya kenelerle temas sonucu bulaşır. Yabani kemirici hayvanlar, kuşlar ve keneler hastalığın doğadaki saklayıcısı durumundadırlar. Keneler beslenmek için bu hayvanlardan kan emerler, kan emme sırasında aldıkları virüsü; insanlardan kan emerken bulaştırırlar. Hastalık daha çok hayvancılıkla uğraşanlarda, mezbaha çalışanlarında ve kırsal alanda yaşayanlarda görülebilmektedir. Enfekte hayvanların kan ve dokuları ile temas sonucu da geçiş olabilmektedir. Ayrıca hastane kaynaklı enfeksiyon oluşturma riski de bildirilmektedir. Kene ısırması veya kene ile temas hikayesi varsa, çalı, çırpı, su kenarları veya gür otların bulunduğu alanlara piknik amaçlı veya diğer bir sebeple gitmeleri söz konusu ise, hayvanların kanlarına, vücut sıvılarına veya diğer dokularına temasları var ise, bu hastalığa yakalanmış kişilerin kan ve vücut sıvılarına bir temasları olmuş ise Kırım Kongo Kanamalı Ateşinden şüphe edilmeli ve vakit geçirmeden en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır” dedi.
Ateş, ani başlayan baş ağrısı, kas ağrısı, halsizlik, karın ağrısı, kusma, ishalin KKKA hastalığının belirtileri arasında yer aldığını açıklayan Moray, hastalığın en belirgin özelliğinin ise iştahsızlık olduğunu ifade etti. Hastalığın görüldüğü kişilerde ilk günlerde yüzde ve göğüste kızarmalar, gözlerde ise kanamalar ortaya çıkabildiğini anlatan Moray, göğüs ve karından başlamak üzere vücuda yayılan küçük nokta şeklinde kanamalar olabildiğini, kanamalara burun ve dişeti kanamalarının da eşlik edebileceğini kaydetti.
Vücuduna kene yapışanların 10 gün boyunca ani başlayan ateş, baş ağrısı, halsizlik, bulantı, kusma gibi şikayetler yönünden kendini izlemesini isteyen Moray, bu tür şikayetlerin olması durumunda, en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalarını istedi.
KKKA virüsü taşıyan kenelerden korunma yolları ile ilgili de bilgi veren Moray, şunları kaydetti;
“Kene riski olan yerlerde bulunulduğunda vücudu tamamen örtecek giysiler giyilmeli ve açık renkli elbiseler tercih edilmelidir. Kenelerin vücuda gireceği açıklıklar kapatılmalıdır. Özellikle göğüs çevresi, kulak arkası, diz arkası, koltuk altları, ense, saç dipleri ve kasıklar kontrol edilmelidir. Vücut üzerinde keneler öldürülmemeli patlatılmamalı çıplak el ile dokunmadan en kısa sürede, varsa eldiven takarak veya uygun bir bez parçası, naylon, yaprak ile tutarak çıkartılmalıdır.Keneleri vücuttan uzaklaştırmak amacıyla sigara basmak veya kolonya ve gazyağı dökmek gibi yöntemlere başvurulmamalıdır. İnsanların veya hayvanların kanlarına korunmasız temas edilmemelidir. Hayvan sahipleri hayvanlarını kenelere karşı uygun akarisitlerle ilaçlamalı, hayvan barınakları kenelerin yaşamasına imkân vermeyecek şekilde olmalıdır.Çatlaklar ve yarıklar tamir edilmeli, badana yapılmalıdır. Kene vücuttan ne kadar çabuk çıkarılırsa hastalık riski de o kadar azalmaktadır”