ÇORUM TİME

MAHMUT ALPARSLAN HÜKÜMETİ YAYLIM ATEŞİNE TUTTU

MAHMUT ALPARSLAN HÜKÜMETİ YAYLIM ATEŞİNE TUTTU
Çorum Time Haber Hattı 333 01 20( [email protected] )
11 Şubat 2014 - 9:51

Son Güncelleme: 11 Şubat 2014 09:51 kamusenegtimTürk Eğitim Sen Çorum Şube Başkanı Mahmut Alparslan, AKP’nin siyasi iktidarı bürokrasiyi katletmeye, kamu çalışanlarını huzursuz etmeye, devlet memurluğunu ortadan kaldırıp siyasi arpalık ve yandaş ordusu kurmaya, bürokrasiyi kendi arka bahçeleri haline getirmeye ant içtiğini söyledi.
Türk Eğitim Sen Çorum Şube Başkanı Mahmut Alparslan, dün basın toplantısı düzenleyerek, milli eğitime sıçrayan operasyonlara ve dershane yasasına değinerek, AK Parti hükümetine yaylım ateşinde bulundu.
Beraberinde yönetim kurulu üyelerinin de hazır bulunduğu toplantıda konuşan Alparslan, AK Parti iktidarının geldiği günden bu zamana kadar kamu çalışanlarına ve devletin yerleşik yapılarına savaş açtığını belirterek, iktidar bunu başarabilmek için her türlü yola ve yönteme  başvurmakta olduğunu söyledi.
Alparslan, hükümetin TBMM’ye sevk ettiği Dershane Yasa Tasarısı’nın eğitim camiasında bomba etkisi yarattığını ifade ederek, açıklamasını şu şekilde sürdürdü: “Her zaman olduğu gibi yine kapalı kapılar ardında hazırlanan bu tasarıda sendikamızın asla kabul edemeyeceği hususlar yer almaktadır.
TBMM’ye sevk edilen yasa tasarısında sendikamızın şiddetle karşı çıktığı dershane öğretmenlerinin Milli Eğitim Bakanlığı kadrosuna alınması hususu yer almıştır. Türk Eğitim-Sen olarak dershane öğretmenlerinin KPSS’siz, sözlü sınavla MEB kadrolarına alınmasının yıllarca KPSS’ye giren, öğretmen olamadığı için intihar eden, alın teri ve gözyaşı döken öğretmenlere ciddi bir haksızlık olacağını defalarca dile getirmiştik. Peki şimdi haksızlığa uğrayan yüz binlerce öğretmen ne yapacaktır? Kime sığınacaktır? Üstelik MEB’de var olan torpil ve adam kayırma furyası bugüne kadar tertemiz yapılan öğretmen atamalarına da sıçrayacaktır. 6 yılını dolduran dershane öğretmenlerinin KPSS’siz mülakatla MEB kadrosuna alınması, Hükümetin, kendi adamlarını hiçbir kritere bağlı kalmadan, sırf yandaşı diye MEB’de istihdam etmesi anlamına gelecektir. Bu uygulama ile atama bekleyen 350 bin öğretmenin ahı Hükümetin ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın üzerinde olacaktır.
Bunun dışında yasa tasarısında çok tehlikeli bir husus daha yer almaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı’nın okul yöneticilerine getirdiği sözlü sınavlarda dönen dolaplar kamuoyunun malumudur. Yandaşlara sözlüden yüksek puanlar verilirken; yandaş olmayanlara düşük puanlar verilerek, onların okul yönetici olmaları engellenmiştir. Dolayısıyla Hükümet, aday öğretmenlere getirilen bu kriterleri yine kendi yandaşlarını korumak, kollamak, onları öğretmen yapmak; kendinden olmayanlara ise yaşama hakkı tanımamak için getirmiştir. Bununla birlikte; ideolojik, siyasi anlayışlar ve ahbap-çavuş ilişkileri ön plana çıkacaktır. Siyasi iktidar istemediği öğretmenin stajyerliğini kaldırmayabilecektir.
Dershaneler Yasa Tasarısında yer alan bu madde kabul edilemezdir ve KPSS’ye girerek öğretmen olmaya hak kazanmış kişilere yapılan büyük bir hakarettir. Üstelik bu durum, öğretmenlerin 657 sayılı DMK dışına çıkarılması anlamına gelmektedir. Türk Eğitim-Sen olarak öğretmenlere ölümü adres gösteren bu maddeyi asla kabul etmeyeceğimizi herkesin bilmesini istiyoruz. Öğretmenlerin iş güvencesini elinden almaya çalışan, kendinden olmayan öğretmenleri kapı önüne koymayı hedefleyen, öğretmenlerin kazanılmış haklarına vicdanı sızlamadan dokunan Bakanlık her türlü gerginliğe hazır olmalıdır.
Yasa tasarısında dikkat çeken bir başka husus da 4 yıl ve üzeri sürelerle okul müdür ve yardımcısı olanların, bu görevlerinin hiçbir işleme gerek kalmaksızın sona ereceğidir. Bilindiği gibi okul müdür yardımcıları yazılı sınav, okul müdürleri de yazılı ve sözlü sınav sonucuna göre atanmaktaydı. Ayrıca 5 yıl aynı okulda bulunun okul müdür ve müdür yardımcıları rotasyona tabi tutulmaktaydı. Yasa tasarısında okul ve kurum müdürleri, İl Milli Eğitim Müdürünün teklifi üzerine, Müdür Başyardımcısı ve Yardımcıları ise Okul kurum veya okul müdürünün inhası ve İl Milli Eğitim Müdürünün teklifi üzerine Vali tarafından dört yıllığına görevlendirilir. Bu görevlendirmelerin süre tamamlanmadan sonlandırılması, süresi dolanların yeniden görevlendirilmesi ile bu fıkranın uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir. Bu fıkra kapsamındaki görevlendirmeler özlük hakları, atama ve terfi yönünden kazanılmış hak doğurmaz denilmektedir. Yani bu şu anlama gelmektedir: Okul müdür ve müdür yardımcıları bundan sonra sınav sonuçlarına göre görevlendirilmeyecektir. Okul müdürleri İl Milli Eğitim Müdürlüğünün, Müdür Başyardımcısı ve Yardımcıları da okul/kurum müdürünün inhası ve İl Milli Eğitim Müdürünün teklifi ile Vali tarafından 4 yıllığına görevlendirilecektir. Görev süresi sona eren okul müdür ve müdür yardımcılarının keyfi bir şekilde ya görevleri sona erdirilerek, bu kişiler öğretmenliğe dönecek ya da görevlerine devam edeceklerdir. Burada da okul müdür ve müdür yardımcılarının kaderi İl Milli Eğitim Müdürlerinin ve Valilerin yani Hükümetin iki dudağı arasında olacaktır. Kendilerine biat edenler, yandaşlar, torpilliler okul müdür ve müdür yardımcısı olarak 4 yılın ardından bir dört yıl daha görev yapacak, ancak Hükümetin emir kulu olmayanların görevlerine son verilecektir. Böylece liyakatli, ehil okul müdür ve müdür yardımcıları devri son bulacak, torpili olanın sırtı yere gelmeyecek, yandaşlar padişah olacaktır. Bu madde ile birlikte 100 bin okul yöneticisinin görevi sona erdirilecektir. Bu durumda akıllara AKP kendi devletini mi kurmaktadır? sorusu gelmektedir. Bu insanların sosyal statülerini bir kanunla, bir kalemde nasıl ellerinden alabilirsiniz? Ne yazık ki üst yönetimlere, iktidara biat eden yönetici profili gelmektedir.
Bu minvalde Türk Eğitim-Sen, genel olarak olumsuz bulduğu bu rezalet yasa tasarısını protesto edecektir. Gerekirse 800 bin öğretmen ile birlikte her türlü eylemi meşru göreceğiz. Bakan koltuğu bundan sonra Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’ya çivi gibi batacaktır. Bakan ve Müsteşar o koltuklarda rahat oturamayacak, sınırsız yetki ile Bakanlıkta istediği gibi at koşturamayacaktır. Hükümet bilmelidir ki; Milli Eğitim Bakanlığı kimsenin tekelinde değildir. Bakanlık ve Hükümet istişare yapmadan, kapalı kapılar ardında alelacele kanun ve yönetmelikler çıkaramaz. MEB’i, tüm eğitim çalışanları ile birlikte yönetemiyorsanız, o koltukları da bir an önce bırakmalısınız.”

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
Yorum Yok

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

ÇORUM'UN EN BÜYÜK HABER SİTESİ