Son Güncelleme: 10 Ocak 2017 10:43 Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Osmancık İlçe Başkanı Kazım Sekili’nin konuşmasıyla başlayan programda Mehmet Akif İnan’ın edebiyatçılığı, düşünce adamlığı ve sivil toplum liderliği üzerinde duruldu. Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Osmancık İlçe Başkanı Kazım Sekili, insanların eserleriyle yüzyılların ötesine eriştiğini ve bir insan ömrünün ulaşamayacağı zamanlara eserleriyle ulaştıklarını belirterek, “Bunlardan biri de Mehmet Akif İnan’dır. Akif İnan, çağında bir şey yaptı: Zamanın ona yüklediği sorumluluğun farkında olarak altmış yıllık ömründe, kalemiyle, kelamıyla, var gücüyle bir mücadelenin içerisinde oldu. Şiir yazdı, makaleler neşretti, dergiler çıkardı, yayıncılık yaptı, öğretmenlik yaptı, sendikacılık yaptı. Bütün bu uğraşılarla hep aynı istikamete doğru, hep aynı hedefe ulaşmak için yürüdü. Hak yolunda, hayrı inşa, şerri imha gayretiyle hareket etti. Sendikal mücadeleye soyundu; iyiye, güzele, doğruya yönelmiş insanları bir araya getirdi, birlikten neşet eden güçle hak ve hukuk mücadelesini ateşledi, Türkiye’nin aydınlık yarınlarının sivil sigortası bir örgütlenmeyi ortaya çıkardı” dedi.
Sekili, iyi yetişmiş, eser vermiş, sözü dinlenir, düşüncesi itibara alınır, fikir inşa sadedinde oturmuş bir duruşu olan Mehmet Akif İnan’ın, bu yönüyle farklı bir sendikacı profili çizdiğini ve sendikal mücadelesi incelendiğinde bir bilgenin sendikal davranışlarının izlendiğini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: M. Akif İnan, kültür-sanat dünyasında solun tartışmasız egemenliğinin olduğu, Divan edebiyatıyla ilgilenenlerin alabildiğine küçümsendiği bir dönemde Mavera sayfalarında Divan şiiri tahlilleri yayımlamıştır. Bu çabanın, unutturulması için her koldan üzerine saldırılan bir mevziyi koruma çabası olduğu dikkate alınmalıdır. O günlerde Mavera sayfalarında verilen bu savaşın, bir mevziyi kurtarma savaşı olduğu bilinmeli günümüz kuşaklarınca ve elbette bu savaşın önemi takdir edilmeli. Akif İnan’ın şiirlerinde kadın (anne, sevgili), aile, baba ve mürşit (şeyh) imgeleri başat konumdadır. Bu imgeleri besleyen ve anlamlandıran ana kaynak ise din’dir. İslam ve İslam’ın hinterlandı diyebileceğimiz tasavvufun çerçevelediği bir medeniyetten bakar bu kavramlara. Burada bir parantez açarak bir belirlemede bulunmamız gerekiyor: Mehmet Akif İnan’da anne, sevgili ve mürşit imgelerinin zaman zaman iç içe geçtiği görülür. Bazen aynı algı penceresinden bakar bu üç imgeye. Tasavvuf denen ‘ruh terbiyesi’ geleneğini bilenlerin yadırgayacağı, yabancı bulacağı bir durum değildir. Akif İnan’ın düşünce adamlığına ve yaptıkları da anlatıldıktan sonra Akif İnan için dua edilerek program sona erdi.
Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.