Son Güncelleme: 8 Kasım 2014 09:25 Çorum Halk Sağlığı Müdürlüğü, öğrencilere verilen ödevler nedeniyle ailelerde yaşanan sorunlar hakkında bilgi verdi.
Halk Sağlığı Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada; “Ödevin ceza aracı olarak kullanılması çocukların ödev konusundaki algısını değiştirmekte ve çocukların beyninde ödevler konusunda olumsuz bir yargı oluşmaktadır. Bu nedenle ödev; ceza aracı olarak kullanılmamalı, öğretmen tarafından, ödevin “niteliği” “amacı” ve “kazanımları” çocuk ile paylaşılmalıdır” denildi.
Açıklamada, “Ödevler konusunda en önemli konu: çocuğunuzun motivasyonudur. Aldığı notlardan çok, çabasına odaklanın. Çabasını takdir ederseniz, çocuğunuzun motivasyonunu arttırırsınız” ifadesi kullanıldı.
Açıklamada şu değerlendirmeler yapıldı:
“Ödev, okulda öğretilenlerin evde pekiştirilmesi için verilen ek çalışmalar olarak tanımlanmaktadır. Bilimsel araştırmalara göre, anne-baba ve çocuk arasında eğitimle ilişkili en fazla gündem ve tartışmaya yol açan konulardan biri ödevlerdir.
Ödev yapma süreci ebeveynlerin çocuklarının akademik gelişmelerini takip etmelerini ve onların göstermiş oldukları çabayı doğru yorumlamalarını sağlar, bunun yanında aile çocuğun öğrenme sürecine yabancı kalmamış olur.
Bazı araştırmalara göre çok fazla ödev çocuğun dinlenmeye ve sosyalleşmeye ayırabileceği süreyi sınırlandırır ve bu durumda çocuğuna nasıl yaklaşacağını bilmeyen ebeveyn olumsuz yaklaşımlarda bulunabilir.
NEDEN ÖDEV VERİLİR?
Pekiştirme:
Sınıfta öğrenilmiş bir konunun öğrenci tarafından evde uygulanması ve bu yolla pekiştirilmesi öğrencinin sonraki derslere hazırlıklı gelmesini sağlamak için ödev verilmektedir. Birçok öğretmen ödevi bir öğretim yöntemi olarak kullanmaktadır. Fakat yöntemin yararlılık düzeyi, öğrencinin ödevle başa çıkma becerilerine sahip olup olmadığına bağlıdır.
Çocuk&Ebeveyn Etkileşimi:
Ödev vermenin bir başka gerekçesi, öğretmen, öğrenci ve veli arasındaki iletişimi sağlamaktır. Bu yolla özellikle anne-babalar çocuklarını daha yakından takip olanağını bulabilmektedir. Belli başlı dersler için, öğretmen-veli dayanışması daha önemli hale gelirken, bu amaçla verilen ödevlerin işe yarayıp yaramaması, iletişimin niteliğine ve ilgili öğelerin süreçteki sorumluluklarını gerçekleştirme düzeyine bağlıdır.
Toplum Beklentisi:
Ödev vermenin bir başka temel gerekçesi ise, kamuoyunun beklentileridir. Anne-babalar; verilen ödevlerin, öğretimin niteliğini arttırdığına ve gelecekte karşılaşacakları sınavlara öğrencileri hazırladığına inanmaktadırlar.
ÖDEVLER HER KOŞULDA YARARLI MIDIR?
Ödevler aile tarafından “doğası gereği yararlı” olarak kabul edilmekte; içeriği, amacı ve sonuçta çocuğa neler kazandıracağı sorgulanmamaktadır. Ayrıca birçok anne-baba, çocuklarına nasıl yardımcı olabilecekleri konusunda yeterince bilinçli değildir. Ödev verilirken her ailede çocuğa akademik destek verecek birisinin olmayabileceği olasılığı göz önünde bulundurulmamaktadır.
Uğraşmanın, dersle ilgilenilen süreyi arttırmanın yanında; öğrencilerde bağımsız çalışma alışkanlığı kazandırdığını düşünmektedir. Belli bir miktara kadar ödev yapmanın akademik başarıya katkısı gözlenirken, az ödevin fazla ödevden daha çok katkı sağladığına işaret eden ilginç bulgulara da rastlanmaktadır. Bu öneriler ışığında ödev miktarı konusunda anlayışın tek olmadığı ve çeşitlilik gösterdiği gözlenmektedir. Bu nedenle, öğrencilerin sosyalleşme için boş zamana ihtiyaçları olacağı düşüncesiyle ve okul görevlerinin dışında da sorumluluklarının olabileceği gerekçesiyle, ödev miktarı makul düzeyde tutulmalıdır. Öğretmenler, verecekleri ödevin okuldaki günlük beş saatten fazla bir öğrenme süresine ek olduğunu göz önünde bulundurmalıdırlar.
Ödevlerin miktarı konusunda bilimsel veriler açık değildir. Ancak çocukların okulda geçirdikleri sürelerde göz önünde bulundurulduğunda sosyalleşmeye de zaman ayrılması önemli bir husustur. Neticede çalışkan ama sosyalleşememiş çocuk istenilen bir sonuç değildir. İlkokul birinci sınıfta eğitim gören bir çocuğa 10 dakikalık bir ödev verilir, daha sonraki yıllarda da 10’ ar dakika eklenerek ödev süresi belirlenebilir.
YAPILAN HATAYA KARŞILIK ÖDEV VERMEK
Çocuğun sınıfta yaptığı bir yaramazlık, yazım yanlışı veya uygun olmayan bir hareketi karşılığında çocuğa verilen ödev, aslında bir “ceza” dır. Ödevin ceza aracı olarak kullanılması çocukların ödev konusundaki algısını değiştirmekte ve çocukların beyninde ödevler konusunda olumsuz bir yargı oluşmaktadır. Bu nedenle ödev; ceza aracı olarak kullanılmamalı, öğretmen tarafından, ödevin “niteliği” “amacı” ve “kazanımları” çocuk ile paylaşılmalıdır.
AİLELER ÇOCUĞA NASIL DESTEK OLMALI?
– Gereğinden fazla verilen ödevler konusunda öğretmenle görüşülerek ödevler konusunda daha hassas davranması istenebilir. Fazla verilen ödevlerin verimli olmayacağı, çocukların okula gitmekteki isteklerini azaltabileceği unutulmamalıdır.
– Günlük program oluşturulmalı, gününü bir plan dahilinde geçirmeye uyum sağlaması için yemek, ödev, yatma zamanları sabit hale getirilmelidir. Sağlık sorunları haricinde bu vakitler esnetilmemelidir.
– Kendi başına tamamlayamayacağı ödevler konusunda destek olunmalı, aldığı bu desteği öğretmeni ile konuşması konusunda çocuk cesaretlendirilmelidir. Çocuğun ödevlerini kendi başına yapıyor görüntüsü vermesi, çocuğu yalan söyleme konusunda teşvik edecektir. Eğer çocuğun bunu açıklaması durumunda tepki göreceği düşünülüyor ise çocukla birlikteyken aile bu açıklamayı öğretmene yapmalıdır.
– Ödevler konusunda isteksiz olan çocuk sözel olarak motive edilmeli, başka çocuklarla kıyaslanmamalı ve eleştirilmemelidir. Gerekli görüldüğü durumlarda maddi değeri yüksek olmayan ödüller de devamlı olmamak koşuluyla kullanılabilir. Devamlı maddi ödül, çocuğun beklenti içerisinde olmasına, ödülsüz ödev yapmamaya başlamasına neden olur.
– Çocukların bedensel ve zihinsel olarak zorlayan konularda baskıcı olmaktansa onu anlamak ve çözüm yolları aramak çocuğun aileye olan güvenini artıracaktır. Akademik başarının yanında ahlak gelişimini de önemseyelim ve topluma yararlı bir birey olması için “doğru ebeveynler” olalım.
– Çocuğunuzu en iyi tanıyan sizsiniz. Ödev yaparken, desteğinize ihtiyaç duyduğunu fark ettiğinizde ona sevgiyle yardımcı olmaktan çekinmeyin.
Çocuğunuz ile geçirdiğiniz vaktin kalitesini arttırarak onun bu konudaki ihtiyacını rahatlıkla karşılayabilirsiniz. Günlük hayat akışı içerisinde kendinize bir program yaparak; yemek yemek, televizyon izlemek, uyumak ve buna benzer birçok günlük işler haricinde, çocuğunuza vakit ayırmayı unutmamalısınız.
Her yaş grubuna göre hem anne hem baba olarak ayıracağınız vakit, çocuğunuzun mutluluğunu sağlayacak ve onun normal psikolojik gelişimine katkıda bulunacaktır.
Kaliteli vakit ayırmadığınız takdirde, çocuğunuzda davranış problemleri ortaya çıkabilir.
Ödevler konusunda en önemli konu: çocuğunuzun motivasyonudur.
Aldığı notlardan çok, çabasına odaklanın.
Çabasını takdir ederseniz, çocuğunuzun motivasyonunu arttırırsınız.
Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.