ÇORUM TİME

ŞİDDET VE AYRIMCILIĞIN BOYUTLARI ARTTI

ŞİDDET VE AYRIMCILIĞIN BOYUTLARI ARTTI
Çorum Time Haber Hattı 333 01 20( [email protected] )
25 Kasım 2014 - 9:27

Son Güncelleme: 25 Kasım 2014 09:27 10Çorum Barosu Kadın ve Çocuk Hukuku Komisyonu Başkanları Av. Yusuf Ahlatcı ve Av. Sevçin Demirtaş Şahin, CEDAW’a taraf bir ülke olan Türkiye’nin, kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık konusunda dünyanın en geri ülkelerinin arasında yer almakta ve hatta geçen yıllarla birlikte şiddet ve ayrımcılığın boyutlarının arttığını söylediler.
25 Kasım Kadınlara Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü nedeniyle Çorum Barosu Kadın ve Çocuk Hukuku Komisyonu Başkanları Av. Yusuf Ahlatcı ve Av. Sevçin Demirtaş Şahin düzenledikleri basın toplantısı ile kadına yönelik şiddeti kınadılar.
Çorum Barosu’nda gerçekleştirilen toplantıda açıklamalarda bulunan Ahlatçı ve Şahin, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 1999 yılında, 25 Kasım’ı “Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması için Uluslararası Mücadele Günü” ilan ettiğini hatırlatarak, her 25 Kasım’da tüm ülkelerde çeşitli etkinlikler düzenlenerek kadına yönelik şiddet konusunun gündeme getirildiğini, tartışıldığını ve farkındalık yaratılmaya çalışıldığını belirttiler.
Dünya Sağlık Örgütü’nün kadına yönelik şiddeti “Cinsiyete dayanan, kadını inciten, ona zarar veren, fiziksel, cinsel, ruhsal hasarlarla sonuçlanma olasılığı bulunan, toplum içerisinde ya da özel yaşamında ona baskı uygulanması ve özgürlüklerinin keyfi olarak kısıtlanmasına neden olan her türlü davranış” şeklinde tanımladığını ifade eden Ahlatcı ve Şahin, bu tanıma daha sonra ekonomik ihtiyaçlardan yoksun bırakarak uygulanan ekonomik şiddetin de dahil edildiğini söylediler.
Ahlatcı ve Şahin, açıklamalarını şu şekilde sürdürdüler: “BM Kadınlara Yönelik Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi’ne göre, kadınlara yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, “bir kadına sırf kadın olduğu için yöneltilen ya da oransız bir şekilde kadınları etkileyen” şiddettir. Birleşmiş Milletler Kadınlara Yönelik Şiddetin Önlenmesi Bildirgesi, önsözünde kadınlara yönelik şiddeti, “erkekler ve kadınlar arasındaki eşitlikçi olmayan güç ilişkilerinin tarihsel bir göstergesi” ve “erkeklerle karşılaştırıldığında kadınları zorla bağımlı bir konuma sokmanın çok önemli toplumsal mekanizmalarından biri” olarak tanımlar.
1985 yılında Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesini (CEDAW)  imzaladı. Türkiye tarafından da imzalanan bu sözleşme; taraf ülkelere, kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığa karşı, gerekli yasal düzenlemeleri yapma ve şiddeti ortadan kaldıracak uzun ve kısa vadeli çözümler getirme sorumluluğu getirmektedir.
CEDAW’a taraf bir ülke olan Türkiye, kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık konusunda dünyanın en geri ülkelerinin arasında yer almakta ve hatta geçen yıllarla birlikte şiddet ve ayrımcılığın boyutları artmaktadır.
Yasal mevzuatta getirilen gelişmelere karşın, şiddetin engellenmesine yönelik uygulamada uzun ve   kısa vadeli çalışmalar yapılmamakta, zihniyetin değişmesi için devletin  bir programının olmadığını görmekteyiz. Kadınların çalışma yaşamına katılımı için kota getirilmesi, çocuk ve yaşlılar için kreş ve bakımevi gibi yerlerin sayısının artırılması konusunda ciddi hiçbir çalışma yapılmamaktadır.

SIĞINMA EVLERİ YETERSİZ
Şiddet mağduru kadınların korunması ve rehabilite edilmesi için hayati olan sığınma evlerinin sayısının nüfusla karşılaştırıldığında çok yetersiz olduğu görülmektedir.

ŞİDDET MEŞRULAŞTIRILIYOR
Medyada namus, töre cinayetleri, koca-baba dayakları, işkence magazinleştirilerek verilmektedir. Şiddete uğrayan kadının ne yaptığı, ne söylediği ya da nasıl giyindiği sorgulanıyor. Fiziksel, sözel ve cinsel şiddete uğrayan kadınların bunu hak edip hak etmediği tartışılıyor, kurbanlar suçlanıyor, suçlular “mağdur” ilan ediliyor. Şiddet, dinsel-geleneksel önyargılarla, cinsiyet ayrımcı politikalarla ve yasalar eliyle meşrulaştırılıyor.
Kadın   hakları savunucuları olarak bizler, kadının cinsel, fiziksel, psikolojik bütünlüğünün dokunulmaz olduğunu; kadının insan haklarının temel insan hakkı olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. kadına yönelik her türlü şiddet sonlanıncaya kadar mücadelemizi sürdüreceğimizi yüksek sesle ifade ediyoruz
Kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığın sona erdirilmesi için ;
-Devletin kadınlara yönelik her türlü şiddet eylemini açık bir şekilde kınamasını,
-Şiddete uğrayan kadınlar için başvuru ve sığınma evlerının sayısının artırılmasını, ücretsiz danışmanlık, psikolojik ve tıbbi destek ve yasal yardım  yapılmasını,
-Cinsiyet ayrımcı politikalar, yasalar ve uygulamaların kaldırılmasını, eylem ve eğitim projelerinin kadın örgütleriyle birlikte yaşama geçirilmesini,
-Aile içi şiddeti ve genel olarak kadın ve çocuklara yönelik şiddeti önlemek için kampanyalar, ana-baba eğitim programları başlatılmasını,
-Kadınların ekonomik özgürlüğü için çalışmasının önündeki engellerin kaldırılmasını, sosyal güvenlik, parasız eğitim ve parasız sağlık haklarından yararlanılmasının sağlanmasını,
-Medyanın, kadın ve çocuklara yönelik şiddeti teşvik edici yayınlar üzerinde kendi oto-denetim mekanizmasını kurarak kadın ve çocuklara yönelik şiddeti bir malzeme olarak kullanmaktan vazgeçmesini, Evde, sokakta, işyerinde  yaşanan kadına yönelik şiddetin sorumlularının yargılanmasını ve caydırıcı yasal tedbirler alınmasını  istiyoruz.”

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
Yorum Yok

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

ÇORUM'UN EN BÜYÜK HABER SİTESİ