Son Güncelleme: 16 Haziran 2017 13:37 Ziyarette konuşan TÜRKAV İl Başkanı Fikret Aktağ şunları söyledi: “Dün olduğu gibi bugün de tarih yine gösterecektir ki, Ülkücü Mamurların Omurgası olan Kamu Çalışanları Vakfı ülkenin teminatıdır. Ülkücüler var olduğu müddetçe memlekete zeval getirmek isteyenler hep yenilgiyi tadacaklardır. Varlığını milletin varlığına feda etmeye hazır Ülkücü Kamu Çalışanları var olduğu müddetçe al bayrak dalgalanacak, yeni bir İstiklal Marşı yazılmayacak, Cumhuriyet ilelebet var olacaktır. Devletimizin istiklaline, milletimizin istikbaline, bayrağın iffetine ve aziz vatanın izzetine gölge düşmeyecektir.
ONURLU DIŞ POLİTİKADAN YANAYIZ
Milliyetçi Hareket Partisi Çorum İl Başkanı Mehmet Akif Aras, TÜRKAV Heyetine ziyaretlerinden dolayı teşekkür etti ve TÜRKAV’ın memurların haklarını savunmakta yaptığı çalışmalar hakkında bilgi aldı. Ülkemizin çok yönlü bir kuşatma altında olduğunu belirten Aras, daha sonra gündeme dair şu görüşlere yer verdi: Son günlerde dış politikamıza dair gündem hayli yoğundur. Milliyetçi Hareket Partisi olarak onurlu ve milli bir dış politikanın savunucusuyuz. Doha’ya Ankara’dan bakıyoruz. Riyad’a, Kahire’ye, Sana’ya, Amman’a, Abu Dabi’ye, Manama’ya, Nuakşot’a, Beyrut’a, Şam’a, Bağdat’a Ankara’nın ruh, ilke ve milli ülküleriyle yaklaşıyoruz. Türkiye’nin Ortadoğu’da ne işi var diyen, Doha’da ne yapacak tartışması çıkaran başta CHP olmak üzere, malum çevrelere açıklıkla soruyoruz. Türkiye’nin bölgede pozisyon alması gözünüze batıyor da, ABD’sinden Almanya, Fransa ve Birleşik Krallığı’na kadar birçok ülke niçin dikkatlerinizden kaçıyor? Kimlerin nam ve hesabına çalışıyorsunuz ve kimlere sözcülük yapıyorsunuz? Eğer yürekliyseniz, ABD’ye ne işiniz var Ortadoğu’da deyin de endamınızı görelim. Biz söyledik, yine söylüyoruz, yine söyleyeceğiz. CHP’nin cesareti varsa, Rabia polemiğine değil, emperyalizmin bölgeye kurduğu kanlı rampalara kafa yorsun, bunu dert edinsin. Diyorlar ki, Katar yönetimi teröre destek veriyormuş. Bunu kim diyor, ABD ve bazı körfez ülkeleri diyor. Bu iddianın ne kadar doğru olduğunu elbette bilemeyiz. Şüphe yok ki, bu suçlamanın haklı yanları olabilecektir. Buna doyurucu ve ikna edici cevabı verecek olanlar da bellidir. Biz meselenin burasında değiliz. Madem asıl suçlamalardan birisi teröre destek çıkmaktır; o halde, insanlık vicdanı adına bölgesel ve küresel planda teröre kimin destek vermediğinin öncelikle dişe dokunur araştırma ve açıklamasını süratle yapmak şarttır. Geçtiğimiz hafta Tahran’daki terör eylemini yapanlar ortadadır da, emri ve görevlendirmeyi yapanlar nerelerde gizlidir? IŞİD’in mimarı, PKK-YPG’nin mucidi, DHKP-C’nin sahibi nereye saklanmıştır? Londra, Kabil, Şırnak, Hakkari, Batman’daki saldırıların kumanda merkezi neresidir? 8 Haziran’da Somali’nin Putland bölgesinde, 9 Haziran’da Irak’ın Kerbela şehrinde düzenlenen kanlı saldırıların talimatını verenlerin amiri, efendisi, kiralayanı kimlerdir? Terör örgütleri her yere yuvalanmıştır. Şayet yardım görmeseler, arkalarından itekleyen, destekleyen ülkeler bulunmasa, azılı katillerin kan dökmeleri mümkün müdür? Terörizm, çıkar kavgalarının, ekonomik rekabetin, egemenlik mücadelelerin kör ve kalleş bir aracıdır.
Ortadoğu’da esas olan gaz temalı, petrol temelli kanlı cepheleşme ve hesaplaşmadır. Gücü yeten yetenedir. Gözü kesen kesenedir. Tahran-Riyad çekişmesi, mezhep ve etnik kutuplaşma felaket habercisidir. Bize göre de mutlaka önüne geçilmelidir. Maalesef karşımızdaki zulüm piramidinin içinde yok yoktur. Zalimler koalisyonun arasında olmayan kalmamıştır. Ortadoğu öyle bir hal almıştır ki, hem ihtirasların hedefi, hem de kalıcı istikrarın kilididir. ABD Başkanı, Katar’ın teröre en üst düzeyde finansman sağladığını söylerken, Pentagon sözcüleri Katar’ın kritik bir ortak olduğunu ifadeye mecbur kalmışlardır. Yani hem nalına hem mıhına vurulmaktadır. Teröre destek konusunda masum sayılacak çok az ülke olduğu açık ve nettir. Bugüne kadar yaşadığımız deneyimler buna işaret etmektedir. Küresel ve bölgesel huzur, istikrar ve güvenlik için terörizmin yanında, yöresinde az veya çok bulunan ülke ya da ülkeler öncelikle niyetlerini ıslah etmeli, kanlı el ve emellerini gözden geçirmelidir. Petro dolar açlığının ve hırsının insan varlığına, insan canına, devasa bir medeniyetin yok oluşuna hizmet ettiğini artık herkes görmeli, bundan da ibret almalıdır. Bilhassa şu mübarek Ramazan ayında, İslam ülkeleri üzerlerinde oynanan oyunlara karşı uyanık, halklarına karşı müşfik ve merhametli, dinimizin buyruklarına da sadık ve bağlı olmak durumundadır. Sorunları diyalogla çözmek, yangına körükle gitmekten sakınmak şarttır.”